Page 177 - Sarpedon’dan Keykubad’a Bir Zamanlar Antalya
P. 177

Zamanın birinde birbirine sevdalı genç bir kız ile yiğit bir oğ-
            lan bu diyarda yaşamış büyük aşklarını. İki genç sürekli yüksek
            dağların arasındaki vadide buluşurmuş. Tabii o zamanlarda göl
            yokmuş sadece yeşilden çiçekten ibaretmiş bütün vadi. İkisinin
            gözü de birbirinden başka bir şey görmezmiş.
               Sonunda yiğit oğlan dayanamamış ve kızı gelip babasından
            istemiş.  Kızının  da  yiğit  gence  sevdalı  olduğunu  gören  baba
            kızının mutlu olmasını dileyerek genç erkekle evlenmesine izin
            vermiş. O gün hemen bir söz kesmişler. Sözün ertesi günü he-
            nüz askerliğini yapmamış olan genç oğlan vatani görevini yeri-
            ne getirmek için ordu yolunu tutmuş. İşte o andan sonra başlar
            acıklı hikâye.
               Evlenemeden  askere  uğurladığı  yiğit  sevgilisinin  yolunu
            gözleyen genç kız bir gün kara bir haber alır. Sevdiği şehit ol-
            muştur.  Bu  haber  üzerine  oldukça  üzülen  genç  kız  günlerce
            yemek  yiyemez.  Ancak  “Ölenle  ölünmez”  derler  ya  her  şeye
            rağmen yaşamalıdır insanoğlu. Bunun üzerine kızın babası artık
            beklemenin bir anlamı olmadığı için kızını başkası ile nişanlar.
            Düğün günü gelir çatar ancak genç kızın gönlü hala ölen eski
            sevgilisindedir. Buna rağmen hem hayata devam etmek uğru-
            na hem de babasını çok sevdiği için duruma karşı çıkmaz genç
            kız. Gelin alayı gelir ve çaresizce atına binen kız gözyaşları için-
            de yola koyulur. Ta ki eski sevgilisiyle sürekli buluştuğu vadiye
            gelene kadar. Buraya geldiğinde artık daha fazla dayanama-
            yan genç kız avuç içlerini yukarı doğru açarak “Allah’ım ya beni
            suya sal sevdiğime varayım ya da kuş et salıver!” der. İşte tam
            o anda genç kız olduğu yerde suya dönüşür ve sularda zaman-
            la kaynaya kaynaya koskoca bir göl meydana getirir. Kızın ya-
            nında olan ve sular altında kalan kervanın duruşunun çok eğri
            büğrü olduğundan gölün çevresi eğri bir hal alır. İşte o günden
            sonra gölün ismi “Eğrigöl” olarak anılır. O gün bugündür her
            cuma  günü  kervanın  gölde  kaybolduğu  saatlerde  gölden  bir
            ışık demetinin çıktığına inanılır.









                                        176
   172   173   174   175   176   177   178   179   180   181   182