Page 20 - Sarpedon’dan Keykubad’a Bir Zamanlar Antalya
P. 20
ca kıvranırken acısını dindirmek için eliyle eşelediği topraktan
sular fışkırır birden. İşte aynı anda doğar bir ışık gibi Likya’nın
Baştanrısı Apollon. Tanrının doğuşuyla birlikte fışkıran sular da
günümüzde Eşen Ovası’nı besleyen Eşen Çayı olur birden. Bu
çayın adına “Ksanthos” derler. Sarı anlamındadır. Tıpkı Leto’nun
biricik oğlu sarı saçlı tanrı Apollon gibi. Adını tanrıdan alır kut-
sal nehir. Öyle ki, Ksanthos Çayı'nın hemen kıyısında bir tapı-
nak yaptırır Leto biricik oğlu Apollon’a. O günden sonra Likya
ülkesinin insanları da “Ksanthos Patroos” demişlerdir yani ata
yadigârı olarak tapmışlardır Baştanrılarına (Tüner-Önen 2017, 355).
“Gökleri gümbürdeten Zeus’un zevcesi Leto’nun,
çocuklarını dünyaya getirdiği sıra doğum sancılarıyla
kıvranırken ünlü Lykia’nın sert toprağını
elleriyle eşeleyerek ortaya çıkardığı,
Lykia’daki Ksanthos’un güzel akıntıları
yanında büyüyen Neoptolemos’un
Laodamas’ı öldürdüğü yerde”
(Quint. 11.20-26).
Çocukları ile Hera’nın gazabından kaçan Leto, Likya’da bir
suyun kenarında, doğum sırasında kirlenen çocuklarını yıkamak
için durur. Ancak burada yaşayan köylüler Leto ve ikiz çocukla-
rını burada istemedikleri için suya çamur karıştırırlar. Bunun üze-
rine sinirlenen tanrıça da konukseverlikten yoksun olan köylüleri
lanetiyle sonsuza dek çamurlu sularda yaşayacak kurbağala-
ra dönüştürür. Sonra da çevredeki kurtların yol göstermesiyle
berrak bir su bulur ve orada çocuklarını yıkar. İşte kurtların ona
öncülük ederek yol göstermesi üzerine de tanrıça Likya olarak
değiştirir Termilai’nin ismini (Bönish-Meyer, 2019). O andan itibaren
Likya’da yaşamaya karar verirler bir ana, iki çocuk tanrı. Ancak
çok da yabancı bir yere gelmemişlerdir aslında. Çünkü öncesin-
de de Likya’da bilinir zaten Leto. Likyalılar Likçe’de kadın an-
lamına gelen Lata, yine Anadolu'nun kadim halklarından olan
Luviler de “annis massanassis” yani “tanrıların anası” olarak an-
mıştır güzel saçlı tanrıçayı taa MÖ 3. bin yıldan bu yana
(Işık 2010, 75; Atik-Korkmaz 2016, 186).
19